Adıyaman’da, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023’teki zelzelelerde yıkılan ve ortalarında KKTC’li sportmenlerin da olduğu 72 kişinin hayatını kaybettiği Grand İsias Hotel’e ait 3’ü tutuklu 11 sanığın yargılandığı davada, hotel sahibi Ahmet Bozkurt’un da yer aldığı 6 sanığa 8 yıl 4 aydan, 18 yıl 5 ay 7 güne kadar değişen oranlarda mahpus cezası verildi.
Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin taban katındaki çok gayeli konferans salonunda dün sabah başlayan ve gün uzunluğu devam eden duruşmada karar açıklandı.
Mahkeme heyeti, hotelin sahibi Ahmet Bozkurt’u “bilinçli taksirle birden fazla kişinin vefatına ve yaralanmasına neden olma” cürmünden 18 yıl 5 ay 7 gün mahpus cezasına çarptırdı. Heyet, birebir hatadan Bozkurt’un oğlu Mehmet Fatih Bozkurt‘a 17 yıl 4 ay 28 gün, mimar Fazilet Yılmaz‘a 18 yıl 5 ay 7 gün mahpus cezası verdi.
Sanıkların tutukluluk halinin devamına karar veren heyet, birebir cürümden 16 yıl 4 ay 20 gün mahpus cezası verdiği sanık Hasan Aslan hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına hükmetti.
Sanıklar Halil Bağcı ve Mehmet Göncüoğlu‘na da tıpkı cürümden 8 yıl dörder ay mahpus cezası veren heyet, cezalarda yeterli hal indirimi uyguladı.
Heyet, Ahmet Bozkurt’un eşi Ulviye ile çocukları Efe Bozkurt, Bilge Açık, Seda Zeren ve Şule Özbek‘in beraatine karar verdi.
Gün uzunluğu duruşmada yaşananlar
Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin taban katındaki çok maksatlı konferans salonunda yapılan duruşmaya, tutuklu sanıklar Ahmet Bozkurt, Mehmet Fatih Bozkurt ve Fazilet Yıldız, bulundukları cezaevinden Ses ve Manzara Bilişim Sistemi aracılığıyla katıldı.
Duruşmada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ünal Üstel, hayatını yitiren atletlerin aileleri ve taraf avukatları da hazır bulundu.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanık Ahmet Bozkurt ile bir sanık avukatının uzman eksperin dinlenilmesi istikametindeki talebini reddetti.
Cumhuriyet savcısı, evvelki celse verdiği tüm sanıkların cezalandırılması istikametindeki mütalaasını tekrar ettiğini belirterek, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamını istedi.
Esasa ait beyanda bulunan Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı Ruşen Karakaya, çocuklarını kum yığınının altından aldıklarını belirterek, “Suçta şuurlu taksir denilmemesi gerekiyor. Size yalvarıyorum 72 cana mezar olan, usulsüzlükle yapılan bu binayı yapanlara gerçek cezayı verin. Çocuklarımızın hayatı bu kadar ucuz olamaz. Çocuklarımıza kelam verdik, kelamımızı tutmamıza yardımcı olun.” dedi.
Diğer müştekiler de adalet istediklerini söz ederek sanıkların en ağır biçimde cezalandırılması gerektiğini vurguladı.
Verilen ortanın akabinde müşteki avukatlarının dinlenilmesine geçildi.
– Avukat salondan çıkarıldı
Mahkeme heyeti, müşteki M.T’ye, salonda bulunan Deniz Can Akpek’in kendisinin avukatı olup olmadığını sordu.
M.T, Akpek ile rastgele bir görüşme yapmadığını ve avukatı olmadığını söyledi.
Mahkeme başkanı, Akpek’in geçen duruşmada M.T’nin avukatıymış üzere savunma yaptığını, bu nedenle hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına cürüm duyurusunda bulunulmasına karar verildiğini belirterek, avukatın salondan çıkmasını istedi.
Akpek’in salondan çıkmasının akabinde duruşmaya devam edildi.
– Ses kaydı dinletildi
Bir müşteki avukatı, enkazdan sağ çıkarılan fakat kan kaybı nedeniyle hastanede vefat eden bir gencin yardım istemesine ait ses kaydını dinleterek sanıkların cezalandırılmasını istedi.
Dinlenen öteki müşteki avukatları, sanıklara “olası kast” hatasından ve üst huduttan ceza verilmesini talep etti.
– “Eğer sarsıntı bu kadar şiddetli olmasaydı otelim yıkılmazdı”
Tutuklu sanık Ahmet Bozkurt, Türkiye’de ya da KKTC’de hiçbir projede müteahhit olarak yer almadığını, otelin sahibi olduğunu, KKTC’deki en büyük kumarhanenin sahibiyle illiyet bağının bulunmadığını söyledi.
Mahkeme başkanı, sanığı, başka konularda değil 72 kişinin öldüğü otele ait savunma yapması tarafında uyardı.
Depremin akabinde enkaz altında kalanlarla değil oteldeki kasayla ilgilendiği tarafındaki savları reddeden Bozkurt, uzman raporlarının sipariş üzerine hazırlandığını öne sürerek şöyle dedi:
“Binanın projesini çizen ben değilim, arsa sahibiyim. İşletmesini ben yapıyorum, inkar etmiyorum fakat suçlamalar benim müteahhit olduğum, evrakların düzmece olduğu istikametinde. Devletin hazırladığı evrak uydurma olur mu, bakanlıkların denetiminde, emniyetin denetimindeyim. Burada sahtecilik kelam konusu olamaz. Ben, malımın, evlatlarımın düşmanı mıyım? Şayet zelzele bu kadar şiddetli olmasaydı otelim yıkılmazdı.
Demirci olsam, kalıpçı olsam ben yapardım lakin anlamam. En yeterli gereç alındı, biliyorum. Suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum, 55 bin canımızın acısını ben de yürekten yaşıyorum. Birinci sebep şiddetli sarsıntı, onun ortaya koyduğu sonuç. Ben ve evlatlarım inşaattan anlamayız lakin en uygun gereç alınması için fiyatları ödendi. Hiçbir kusurumuz yok bizim, verilen karara hürmet duyuyorum ancak adaletin terazisinin şaşmayacağına eminim, benim ailemin hiçbir kusuru yok. Yanlış varsa, düzmece düzenlenmiş bir şey varsa benim dışında. Fakat bu türlü bir şey olduğuna da ihtimal vermiyorum. Yanlış yapsam herkes görürdü.”
Tutuklu sanık Mehmet Fatih Bozkurt, otelin yıkılmasında ve 72 kişinin hayatını kaybetmesinde en küçük bir kusurunun, kusurunun, yanlışının olmadığını öne sürerek, “Bu da bizim bir sınavımızmış. Ben yeşil pasaport sahibiyim. Kaçacak olsaydım ailemi yanıma alırdım. Hiçbir davadan kaçmadım. Rapordaki aleyhimize olan argümanları kabul etmiyorum, beraatimi talep ediyorum, takdir mahkemenindir.” diye konuştu.
Tutuklu sanık Fazilet Yıldız, mimar olduğunu lakin inşaat mühendisi olarak tutuklu bulunduğunu, evraktaki evrakın uydurma olduğunu öne sürdü, beraatini istedi.
Tutuksuz sanık Halil Bağcı, bu inşaatın yapılmasıyla alakasının olmadığını, inşaata gitmediğini savunarak, yazdığı raporun evraktaki uzman raporunda doğrulandığını ve hatasız olduğunu söz etti.
Tutuksuz sanık Mehmet Göncüoğlu da rastgele bir proje yapmadığını savundu, beraatini istedi.